Deniz ve Barış, hayatlarının 20'li yaşlarının ortasında karşılaşır ve bu buluşma ikisi için de büyük bir dönüm noktası olur. Hikaye, onların tam on yıl süren ve her anı farklı duygularla dolu ilişkisini anlatır. Bu süreç boyunca çift bazen sıcak, mutlu anlar yaşarken bazen de karşılarına çıkan zorluklarla yüzleşir. Birbirine zıt ama aynı zamanda tamamlayıcı karakterlere sahip Deniz ve Barış, ilişkilerinin bu inişli çıkışlı yıllarında beraberce büyürler. Zaman zaman birbirlerini kırarlar, bazen de birlikte hayatın en tatlı anlarını keşfederler. İlk tanıştıkları andan itibaren, bu aşkın ne kadar karmaşık ama aynı zamanda büyüleyici olacağını anlarlar. Ancak her ilişki gibi, Deniz ve Barış'ın yolculuğunda da bazen güneş açar, bazen bulutlar yoğunlaşır. Zamanla karşılarına çıkan farklı sorunlar onları sınar ve aşklarını test eder. İkisinin de hayalleri ve beklentileri zaman içinde değişir. Hayatlarının bu dönemi, gençlik heyecanını, sevinçlerini ve üzüntülerini barındırır. Birlikte çok şey yaşarlar; kimi zaman sevinçle gülerler, kimi zaman gözyaşı dökerler. Bu on yıl boyunca, Deniz ve Barış hem birbirlerini hem de kendilerini daha iyi tanır. Kimi zaman en zor anların içinde umudu bulurlar, kimi zaman da çok kolay gibi görünen şeylerin ne kadar zor olduğunu keşfederler. Barış ve Deniz'in yolculuğu, her ilişkinin içinde barındırdığı iniş ve çıkışları, güzel ve acı dolu anları, umutları ve hayal kırıklıklarını gözler önüne serer. İkisi de bir noktada yolun sonuna gelmeleri gerektiğini fark eder. Onların hikayesi, sadece iki insanın bir araya gelişini değil, aynı zamanda birlikte geçen zamanın içinde değişen, büyüyen ve olgunlaşan bir aşkı anlatır. Bu öykü, her anıyla hatırlanacak bir ilk ve son olarak kalır.

Gelecekte dünya büyük bir felakete sürüklenmiş ve insanlar yer yüzeyinin yaşanmaz hale geldiğini görmüş. Binlerce insan, devasa bir silonun derinliklerinde, yeraltında yaşamaya başlamış. Ancak bu silonun sadece bir barınak olmadığı, çok daha fazlasını gizlediği çok geçmeden anlaşılmış. Herkesin belli kurallara uyması gerekiyor, çünkü bu kurallar hem yaşamlarını sürdürebilmeleri hem de düzenin korunabilmesi için çok önemli. Fakat kuralların neden var olduğunu ve gerçekte ne işe yaradığını herkes bilmiyor. Burada yaşamak, aynı zamanda bilinmezliklerle ve gizemlerle dolu bir dünyada yaşamak anlamına geliyor. Juliette adındaki cesur bir mühendis, Silo'nun şerifi bir kuralı çiğnedikten sonra olayları sorgulamaya başlamış. Bu sırada gizemli ölümler ortaya çıkmış ve her şey daha da karmaşık hale gelmiş. Juliette, bu ölümlerin ardındaki gerçekleri araştırarak, Silo'nun derinlerine gömülmüş sırları açığa çıkarmak için çaba sarf etmiş. Bu süreçte yaşadığı tehlikeler, onu yalnızca daha da güçlü kılmakla kalmamış, aynı zamanda Silo'nun göründüğünden çok daha karmaşık ve tehlikeli olduğunu da fark etmesine yol açmış. Juliette, karşısına çıkan engelleri birer birer aşarken, hem kendisi hem de diğer sakinler için büyük bir risk almış. Çünkü Silo'nun içinde saklanan sırların ortaya çıkması, herkesin inandığı gerçekleri yerle bir edecek türden sırlar. Bütün bu karmaşa içinde Juliette, hem arkadaşlarına hem de kendisine doğruyu bulma sözü vermiş. Onun bu cesareti ve inatçılığı, Silo'nun karanlık geçmişini ve saklanan gerçekleri açığa çıkarma sürecine yön vermiş. Şaşırtıcı olaylar, beklenmedik dostluklar ve çözülmeyi bekleyen büyük sırlar, Juliette'in hikayesini daha da sürükleyici hale getirmiş. Bu devasa silonun derinliklerinde yaşamak, hayatta kalmaktan çok daha fazlasını gerektiriyor. Çünkü her köşede başka bir sır saklanıyor ve her sır, bu gizemli dünyanın yapısını sarsacak kadar güçlü. İşte Juliette'in macerası da tam burada başlıyor!

Gangnam B-Side, kalabalık Gangnam sokaklarında geçen bir gizem ve gerilim hikayesidir. Her şey, Gangnam'daki ünlü bir gece kulübünün gözde hayat kadını Jaehee'nin gizemli şekilde ortadan kaybolmasıyla başlar. Bu durum, çevresindeki herkesin dikkatini çeker ve karmaşık bir olay örgüsünü harekete geçirir. Dedektif Kang Dongwoo, vakayı çözmek için yıllar sonra şehre geri döner. Eski günlerdeki azmini kaybetmeyen Dedektif Kang, bu gizemi çözmekte kararlıdır. Kulübün gizli dünyasına tekrar adım atan Kang, kayıp Jaehee'nin izini bulmak için her türlü riski göze alır. Bu sırada, kariyerinde yükselmeyi hedefleyen Savcı Min Seojin de olayla yakından ilgilenmeye başlar. Yükselmek için bu vakayı çözmenin ona büyük bir fırsat sunacağını bilir. Savcı Min, Gangnam'ın gizli köşelerinde araştırmalar yaparken, Jaehee'nin kayboluşuyla ilgili karmaşık ilişkiler ağını da keşfeder. Onun azmi ve hırslı yapısı, Jaehee'nin kayboluşunu bir fırsata çevirme niyetini de gösterir. Savcı Min, ipuçlarını bir araya getirdikçe, işler iyice karmaşık bir hâl alır ve şüpheler artmaya başlar. Olayın bir diğer önemli karakteri ise kadın ticaretiyle tanınan Yoon Gilho'dur. Yoon Gilho, baş şüpheli olarak olayın merkezine oturur. Gangnam'da derin bağları ve karanlık geçmişi olan bu adam, soruşturmanın seyrini belirleyecek kilit isimlerden biri olur. Dedektif Kang ve Savcı Min, Yoon Gilho'nun sırlarını ortaya çıkarmaya çalışırken, kendilerini tehlikeli bir oyunun ortasında bulurlar. Bu karmaşık dünyada kimin dost, kimin düşman olduğu belirsizdir. Gerçek ortaya çıktığında herkesin hayatı değişecektir. İşte, Gangnam B-Side'da sırlar, tehlikeler ve ihanetler dolu bir serüven seyirciyi bekler!

Grotesquerie, karanlık ve gizemli olaylarla dolu küçük bir kasabada geçiyor. Dedektif Lois Tryon, ardı ardına işlenen korkunç suçların gölgesinde, hayatını hem kişisel hem de mesleki anlamda ayakta tutmaya çalışıyor. Her şey bir anda karmaşık bir hal alıyor, çünkü bu suçların ardındaki karanlık varlık sanki onunla alay ediyormuş gibi hissettiriyor. Lois, hem yoğun bakımda yaşam savaşı veren kocasıyla, hem de ergenlik çağındaki kızıyla zorlu bir ilişki sürdürüyor. Üstelik, kendi içindeki karanlık duygularla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Ancak Lois, pes etmek yerine cevapların peşine düşüyor. Kasabanın karanlık sırlarını çözmek için Lois, Katolik Muhafızı'nda çalışan Rahibe Megan ile güçlerini birleştiriyor. Megan, insanlığın en kötü yüzünü görmüş biri olarak, buna rağmen iyiliğe inanmayı sürdürüyor. Bu yönüyle Lois'e umut veriyor. Rahibe Megan, elindeki bilgileri ve gazeteci kimliğini kullanarak, Lois'e en karanlık anlarda ışık tutmayı başarıyor. Lois, dünyanın kötülüğe teslim olmasından korkarken Megan, her zaman iyiliğin de bir şansı olduğunu hatırlatıyor. İki kadın, aralarındaki bu dengeyle birbirine destek oluyor ve zor durumda bile birbirlerinden güç alıyor. Birlikte, kasabayı saran korkunç olayların ardındaki gerçekleri aramaya koyuluyorlar. Bu süreçte, birbiriyle bağlantısız gibi görünen ipuçlarını bir araya getiriyor ve her adımda kendilerini daha da karmaşık bir ağın içinde buluyorlar. İlerledikçe, karşılaştıkları sırlar ve tehlikeler, onları cesaretlerinin sınırlarını zorlamaya itiyor. Ancak her ne olursa olsun, Lois ve Rahibe Megan, karanlığa teslim olmamak ve gerçekleri ortaya çıkarmak için tüm güçlerini kullanıyor. Böylece, hem kendilerini hem de kasabayı bu kötülükten kurtarmak için mücadelelerine devam ediyorlar.

Yedi yaşındaki oğlu yeni bir okula geçen ünlü bir MMA dövüşçüsü, hayatının en zor savaşını ringlerde değil, ebeveynlik yaparken vereceğini anlar.

Bir kadın, kardeşinin inanılmaz planına katılmak istemeyince, kendini bir ihanetin ortasında bulur. Kardeşi, ondan beklenmeyen bir şekilde, acımasızca intikam almak ister. Bu durum, her iki taraf için de büyük bir kırılma noktası yaratır. Kadın, bir yandan bu zor durumu anlamaya ve aşmaya çalışırken, diğer yandan geçmişte kaybettiği izini sürmeye başlar. Bu süreçte, kaybolmuş olan kızına yeniden kavuşma umudu, onu hayatta tutan en güçlü bağ haline gelir. Hapishanenin sert duvarları arasında, eski yaralar yeniden açılırken, bu buluşmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği büyük bir merak konusudur. Ancak bu kadın, tüm zorluklara rağmen umudunu asla kaybetmez. Çünkü bir annenin umudu, dünyadaki en güçlü şeylerden biridir. Hayatta bazen en yakınlarımız bile bizi hayal kırıklığına uğratabilir, hatta düşman olabilir. Kadın da böyle bir ihaneti yaşar ve kendi kanından gelen birinin ihanetiyle yüzleşmek zorunda kalır. Bu, ona derin acılar yaşatır ama aynı zamanda güçlenmesine de sebep olur. Çünkü zorluklar karşısında pes etmek, onun karakterine uygun değildir. Bir tarafta kardeşinin hain planlarıyla boğuşurken, diğer tarafta kayıp kızını bulma mücadelesi verir. Hapishanede geçen bu zor günlerde, kadının aklında tek bir şey vardır: kızıyla tekrar bir araya gelmek ve onu koruma içgüdüsüyle dolu dolu yaşamaya devam etmek. Sonuçta, umudun gücü ve bir annenin sevgisi her türlü engeli aşabilir. Kadının bu kararlılığı ve sevgisi, izleyenlere cesaret verici bir hikâye sunar. Hayat her ne kadar zor görünse de, hiçbir şey bir annenin çocuğuna duyduğu sevginin önüne geçemez. Bu hikâye, izleyicilere bu güçlü bağı ve bu bağın insanlara nasıl güç verdiğini hatırlatıyor.

Rhiannon Lewis sıradan bir yaşamın tam ortasında, biraz sıkılmış ve oldukça bıkkın bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlar sokaktan geçerken ona dönüp bile bakmıyor, adeta görünmez biri. İş yerinde, diğerleri sürekli terfi alırken o hep arka planda kalıyor. Hoşlandığı adam ise ne bağlanmak istiyor ne de uzaklaşmak; bu belirsizlik Rhiannon'un canını sıkıyor. Babası da hastalandığında, Rhiannon kendini çaresiz ve yalnız hissetmeye başlıyor. Tüm bu durumlar üst üste binince, o da bu düzenin içinde sıkışıp kalıyor. Bu, neredeyse herkesin zaman zaman yaşadığı bir duygu; ama Rhiannon bu duyguya daha fazla dayanamıyor. Sonra bir gün, tüm bu sıradanlık patlama noktasına geliyor. Rhiannon, içindeki baskıyı daha fazla kontrol edemeyince beklenmedik bir karar alıyor. İşte bu nokta, onun hayatındaki kırılma anı oluyor. Artık her şey Rhiannon için değişmeye başlıyor ve o, bu değişimle gelen yeni gücü hissediyor. Artık ne iş yerinde göz ardı edilmek istiyor ne de hoşlandığı adamın kararsız tavırlarına katlanmak. Kendisi için yeni kurallar koyuyor ve bu kurallar onu yepyeni bir özgürlüğe taşıyor. Rhiannon, bu değişim sürecinde ne kadar ileri gidebileceğini görmekten çekinmiyor. Belki de hayatta herkesin aradığı o sınırları zorlayacak cesareti kendinde buluyor. Rhiannon'un kontrolü ele aldığı bu yeni hayat, baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Sıradanlıktan sıyrılmak ve sonunda kim olduğunu bulmak, onun için çok büyük bir adım. Bu adımda bazen hatalar yapıyor, bazen de başarılı oluyor; ama asıl önemli olan, Rhiannon'un artık hiçbir şeyden korkmaması. Yeni gücü ve kararlılığıyla, herkesi şaşırtacak kadar güçlü bir kadın hâline geliyor. Bu değişim onu yalnızca kendine değil, çevresindeki herkese de fark ettiriyor ve Rhiannon nihayet yaşamını gerçekten kendi istediği gibi yönlendirmeye başlıyor.

Dizi Hırsızlar Avrupa'nın zengin tarihi ve renkli suç dünyasında geçen, macera ve heyecan dolu bir hikâye sunuyor. Hikâyede paha biçilemez bir madeni para, Avrupa'nın dört bir yanındaki tehlikeli ve güçlü çeteleri karşı karşıya getiriyor. Bu para, birçok kişinin peşinde olduğu efsanevi bir hazineye dönüşüyor. Herkes bu para için kendi yolunu ve yöntemini deniyor. Ancak, aralarında bir isim dikkat çekiyor: emekli bir kasa hırsızı. Bu usta hırsız, uzun süredir sakin bir hayat sürse de, bu teklife "hayır" diyemiyor. Fakat bu sefer yalnız değil! Yanında, kendine özgü tarzı ve cesaretiyle tanınan bir gangster var. İkisi birlikte bir plan kuruyorlar. Bu plan, oldukça riskli olsa da büyük bir kazanç vaadediyor. Öyle ki, yanlış bir adım her şeyi alt üst edebilir. Ancak, bu ikilinin karşısında sadece Avrupa'nın en acımasız çeteleri yok; zamanla yarışıyorlar! Ayrıca, her an beklenmedik bir olay onları durdurabilir. Hırsızlar arasında bir dostluk veya bir ittifak mümkün mü? Yoksa bu ikili de sonunda birbirlerine ihanet mi edecek? İşte bu dizi, arkadaşlık, ihanet ve cesaretin sınandığı bir maceraya dönüşüyor. Diziyi izlerken her köşeden sürprizler çıkabilir; her bölüm, izleyiciyi yeni bir heyecana sürüklüyor. Hırsızlar, hem eğlendiriyor hem de düşündürüyor!

Geçmişinde büyük bir trajedi yaşamış Barry Allen, Central City Polis Birimi’nde çalışan ve suçluların arkalarında bıraktıkları ipuçlarını toplayan bir adli laboratuvar asistanıdır. Talihsiz bir yıldırım kazası yaşamasının ardından süper hız gücüne sahip olan Barry, Flash kimliğine bürünür ve kötü adamları adalete teslim etmeyi kendine görev edinir!

Rick ve Michonne, dünyaları ve amaçları farklı iki savaşçıdır. Bir zamanlar birbirlerinin en büyük destekçisiyken şimdi ölüm ve yaşam arasındaki bu acımasız dünyada farklı yönlere savrulmuşlardır. Rick, kaybolduğu yıllar boyunca kendi içindeki savaşçı ruhunu korumuş, ölülere karşı verdiği savaşı daha da keskin bir kararlılıkla sürdürmüştür. Ancak karşısına sadece ölüler değil, farklı düşmanlar da çıkar; çünkü artık yaşayanlar da ölüm kadar tehlikelidir. Öte yandan Michonne, kayıp Rick’i bulmak için çıktığı yolculukta bir savaşçıdan daha fazlasına dönüşmüş, karşısına çıkan her engelde daha güçlü bir lider haline gelmiştir. Yol boyunca karşılarına çıkan her tehlike, onların karakterini sınar, onları hem birbirlerine hem de yaşadıkları dünyanın acı gerçeklerine yabancılaştırır. Rick ve Michonne, hayatta kalmak için cesurca savaşırken, birbirlerini yeniden bulma umudunu hep içlerinde taşır. Ancak onları bekleyen yeni dünyada her şey eskisinden farklıdır. Yaşayan ölülerle dolu bir dünyada, artık dost ve düşman ayrımı bulanıktır. Rick, kendi içindeki karanlıkla yüzleşirken Michonne, sevdiği adama ulaşabilmek için en tehlikeli düşmanlarına bile meydan okur. Sonunda, birbirlerine kavuşup kavuşamayacakları bilinmez; çünkü bu dünyada sevgi, korku kadar yıkıcı olabilir. Rick ve Michonne, hem düşman hem sevgili hem de kahraman olmaya devam ederken, onları gerçekten ayakta tutan şey yaşama olan bağlılıklarıdır. Bu çetin yolda birbirlerine kavuşabilmek için ölümle yüzleşmek zorunda kalırlar. Yaşayan ölülerin arasında kaybolmamak için sadece birbirlerine güvenebilirler, ancak hayatta kalmak için sevgiden fazlasına ihtiyaçları vardır.